Ataşehirde en iyi astrolog ve yıldıznameci
Ataşehirde en iyi astrolog ve yıldıznameci
Türkiye’nin Astroloji konusunda uzmanlaşmış birkaç astrolog arasında yer alan Rafael Zakra, sizler için kısa bir bilgi veriyor. Astroloji, tanım olarak, yıldız ve gezegenlerin gökyüzü ekliptik dairesindeki hareketleri ile mevsim döngülerinin belli kurallar ve matematiksel metotlar kullanılarak incelenmesi sonucu ortaya çıkan matematiksel formüllerinin, ülkelerin kültürlerine ve geleneklerine göre değişkenlik kat ederek yorumlanması sanatıdır.
Daha yalın bir dille ise Astroloji, makro kozmos içindeki güçlerin (gezegenler, sabit yıldızlar, Ay ve Güneş) mikro kozmos üzerindeki etkilerini inceleyen ilimdir.
Astroloji, matematik temellere dayanır ve Astrolojinin matematik temellerinden bugünkü Astronomi doğmuştur. İnsanlar gökyüzüne, yıldızlara ya da gökyüzünde gördükleri her şeye, bunların bireysel ve toplumsal yaşamlarındaki sonuçlarını ve etkilerini görmek için bakmışlardır. Astronomi yıldız ve gezegenlerin niteliklerini, galaksilerin ve toz bulutlarının yapısını incelerken, Astroloji gezegenlerin ve sabit yıldızların senkronik hareketlerinin sosyal yapı ve bireylerin üzerindeki etkilerini incelemiştir. Aslında Astroloji’nin doğuşu, ilkel dönemlerde tarımla uğraşan toplumların mevsimleri ve ekim zamanlarını hesaplamak için Güneş’i, Ay’ı ve Venüs’ü kullanmış olmasına dayanır. Örnek olarak inceleme şansına sahip olduğumuz, dünyanın ilk medeniyetini kuran olan Sümerler’in, Fırat ve Dicle’nin sularıyla bereketli hale gelmiş olan topraklarda şehirlerini kurdukları ve tarım yaptıkları bilinmektedir.
Tarihte ilk Sümer şehir devletlerinin, Ay, Venüs ve Güneş’in hareketlerine göre tarım ve hayvancılıkla uğraştıklarını da bilmekteyiz. İlk Astrolojik gözlemler, hayatın gerçeklerini anlama çabasında olan Sümer rahiplerinin Ay ve Güneş tutulmalarını incelemesiyle, Venüs’ün ve Mars’ın hareketlerinin dünyadaki yansımalarının fark edilmesiyle başlamıştır diyebiliriz.
Yeryüzünde meydana gelen olayların gezegenlerin ve yıldızların hareketleriyle eşzamanlı olduğunu fark eden rahipler, yıldızların ve gezegenlerin hareketlerini kil tabletler üzerine kaydederek onlardan sonra gelen nesillerin de bu eşzamanlılık olgusu üzerinde çalışmaları konusunda ilk adımları atmışlardır.
Sümerlerden yaklaşık bin yıl sonra var olan Asur krallığında ise yıldızlardan ve gezegen hareketlerinden ilk olarak kehanet için yararlanıldığını görmekteyiz. Asur krallarının çoğunlukla danıştıkları kişi bir yıldız bilimci olurdu ve Astroloji, o yıllarda krallar ve rahipler sınıfı haricinde kullanılamayan bir bilimdi. Krallar, tanrılarının yeryüzü temsilcisi olduklarına inandıkları için, onların isteklerini yeryüzünde yerine getirmekle yükümlü olduklarını sanmaktaydılar. Tanrıların ne istedikleri bilgisi ise onlara göre yıldızlarda gizliydi.
Bu dönemlerden sonra, Asur ve Akad devletlerini yıkarak talih silsilesinden silen Kalde İmparatorluğu’nda Astroloji, ilk olarak bugünkü anlamında incelenmeye başlandı. İlk ciddi yıldız atlaslarını ve ilk Astrolojik gözlemleri yaptılar. Kaldeliler, Sümerlilerde sayısı 18 olan Zodyak takım yıldızlarının sayısını 12’ye indirmişleridr. Astroloji’nin temeli olan burçlar kuşağını ve Güneş’in hareketlerini ilk olarak yine Kaldeliler incelemişlerdir.
Güneş ve Ayın etkilerini, Güneş’in insan egosu üzerindeki etkileşimlerini, bunun yanında da Ayın duygularımız üzerindeki coşturucu tesirlerini ilk olarak yine Kaldeliler‘in incelediklerini görüyoruz. Bugün bile Kaldeliler‘in otuzar derecelik 12 eşit parçaya böldükleri Zodyakları kullanmaktayız. Zodyak takımyıldızlarına Sümer dilinden çevirilerle çeşitli isimler verildiğini de görmekteyiz.
İlk bireysel Astrolojik horoskopların oluşturulması ise Persler’in Mezopotamya’yı istila etmeleriyle aynı döneme rastlamaktadır. İnsanların gezegen ve yıldızların devinim ve döngüleriyle ilgilenmeleri neredeyse bütün kıta ve kültürlerde senkronize olarak aynı zamanda başlamıştır.
Bunun örneklerini Aztek ve İnka Astrolojisi’nde ve Çinliler’in kadim ezoterik Zodyakları’nda da görebiliriz. İnsanların en eski korkularının ölüm olduğunu bilmekteyiz. Ektikleri tohumlar gibi toprağa gömdükleri ölülerin de bir gün tekrar yaşama dönecekleri konusunda benzer yaklaşımları olan ilksel insan düşünce yapısının, tıpkı uygun zamanda dikilen meyve ağacının verimli olması konusunda geçerli olan, doğru ve uygun anda atılacak adımların verimli olacağı görüşüne sahip olması bizleri şaşırtmamalıdır.
Astroloji’nin düşünce sisteminde benmerkezli evren modeli bulunmaktadır. Ayrıca Astroloji, Astronomi’nin bilgisi dünya üzerinde ileri gittikçe insanlar tarafından amaçları dışında algılanmaya başlanmış, bireye ve topluma yardım etme görevi gözardı edilerek Astroloji ve Astronomi’nin evrene bakış açısı tartışmasına dönmüştür.
Astroloji, özünde çok doğru saptamalarla müthiş bir kehanet kaynağı olsa da, aslında, bireyin ya da “kahramanın” dünya üzerindeki yolculuğunun “kullanma kılavuzudur”. Eğer doğru bir şifreci, yani yetkin bir Astrolog tarafından okunmazsa, kişi ile hayatı arasında çekişme ve mücadele sebebi olur.