Onlara, aslında İslâmiyet’te denenmiş sevdiğini geri getirme duası gibi duaların olmadığını söyleseniz bile bunu anlamak bir tarafa dinlemezler bile. Dinlemezler, çünkü ayrılığın katlanılması zor acısı, mantığı devre dışı bırakarak sizi dinlemelerine engel olur.
Fakat bu hastalıklı ruh hali, sürekli böyle devam etmez. Kişiden kişiye değişmekle beraber genellikle birkaç hafta içinde, düşünceler yine eskisi gibi sağlıklı işlemeye başlar. Zaten bu noktaya kadar dişini sıkabilen sabırlı aşıklar, çoğu zaman sevgiliyi geri döndürmenin değişik yollarını öğrenir ve uygular.
Fakat çoğunluğu teşkil eden sabırsız ve dayanıksız kitle (ben de onlardan biriydim) bu zaman zarfında sürekli olarak sevdiğini geri getirme duası arar. Bunun da denenmiş olanını tercih eder. Kendimden biliyorum, Çevirgel Duası (Döngel Duası ), Kuduriye Duası, Surhubad Duası… gibi dualar ve büyülerle boşa geçirdiğim zamanı güzel değerlendirebilseydim, eski sevgilimi birkaç ay sonra değil birkaç hafta içinde tekrar elde edebilirdim.
Şimdi, o günlerdeki çılgın ve deli halimi düşününce kendime gülüp geçiyorum. Ve sevgilisine yakıcı bir hasretle özlem çeken aşıkların da aşk acısından kurtulmak maksadıyla türlü türlü faydasız yollara sürüklenmesine engel olmak istiyorum.
Hani biri, bir işin nasıl yapıldığını çok iyi bildiğinde bunu başkalarına da öğretmek ister ya. Hele, bu işi yapmak isteyip de yapamayan biriyle karşılaşınca onu bu konuda bilgilendirmek için içinde dizginlenemez bir istek oluşur ya. İşte ben, şu anda bu ruh halini yaşıyorum. Çünkü eski sevgilimi geri getirmek için kullandığım yöntemler harika idi.
Bu mükemmel yöntemleri bırakıp da sevdiğini geri getirme duası peşinde koşanların yanlış yolda olduklarını her fırsatta vurgulamak, bir yolunu bulup herkese duyurmak istiyorum.
Sabahın erken saatlerinde uykusundan feragat edip güneş doğmadan önce, kumsaldaki deniz yıldızlarını suya fırlatmaya çalışan, bu şekilde onların yaşaması için emek harcayan adam gibi hissediyorum kendimi. Hani onun bu tavrını gören biri, acaba bu adam ne yapıyor diye düşünüp yanına gelir ya. Ona, ne yaptığını sorduğunda, deniz yıldızlarını güneş doğmadan evvel suya ulaştırmaya çalıştığını söyler. İyi de bu kadar çok deniz yıldızını atamazsın, neyi değiştirebilirsin ki, denildiğinde o, yerden bir deniz yıldızı daha alır, onu da fırlatır. Ardından da bu soruyu soran adama, bak işte onun için çok şey değişti, der ya.